İTALYA GEZİSİ NOTLARIM
BEŞİNCİ GÜN
Floransa’daki otelimizde yaptığımız sabah kahvaltısından sonra bu kez uğrak yerimiz Pisa Kulesi idi. Kısa bir yolculuktan sonra otobüsümüz bizi park yerinde bıraktığında kış mevsimi olmasına karşın çevrenin kalabalık olduğunu Pisa Kulesi’ne uzanan cadde üzerindeki hediyelik eşya satan dükkanlardaki satıcıların çoğunluğunun Afganistan, Pakistan, Bangladeş’ten gelen göçmenler olduklarını gördüm. Ticari zihniyetin kendilerine kazandırdığı uyanıklığı göstererek gelen tur otobüsündeki turistlerin hangi ülkeden olduklarını öğrenip o ülkenin bayrağını dükkanlarına asıyorlardı. Hatta o ülke dilinde öğrendikleri birkaç sözcükle müşterileri dükkanlarına çekiyorlardı. Bizi de “hoşgeldiniz kardeşlerim” diyerek karşılayan satıcıdan Pinokyo ve Pisa Kulesi motifli oyuncaklar aldım.
Fotoğraf: Şerif Kaya-Pisa Kulesi ve Cattedraledi Pisa (Pizza Katedrali)
Pisa Kulesi ihtişamı ve güzelliği ile karşımızdaydı. Pisa Kulesi’nin çevresinde çok görkemli tarihi yapılar vardı. Herkes Pisa Kulesi’ni bildiğinden diğer binalar pek öne çıkmıyor.
Pisa Kulesi’nin yanında Cattedraledi Pisa (Pizza Katedrali) bulunmaktadır. Çan kulesi olarak 1173 yılında yapımına başlanmış ve 1350 yılında son şeklini almış. 16 m çapında 56 m yüksekliğindeki kule 300 basamaklıdır. (Ben çıkmadım!) Kule alüvyonlu bir zemin üzerine oturtulduğu için zamanla (yılda 7 cm) eğilmeye başlamış. Son zamanlarda mimarlar beton ile zemini düzeltmeye çalışmışlar ve 45 cm düzeltmişler; ama İtalyan hükümetlerinin; onarıma“Bukuleyi şöhret yapan, bu eğik halidir, eğik durumu düzelirse kulenin cazip hali kalmaz. Kule o zaman sıradan bir kule konumuna girer!” diye izin vermediği rehberimiz tarafından anlatıldı.
İtalya’nın her meydanında karşılaştığımız çeşmelerden biri de Pisa Kulesi’nin karşısındaki meydandaydı. Onu da fotoğraf karesine almadan olmazdı! Fantana DeiPutti Çeşmesi. Bu çeşme beyaz mermerden yapılmış kaidesine bebek puttiler yerleştirildiği çok sevimli bir çeşme. Bu çeşmeyi sevimli kılan Pisa kentinin armasını diken bebek çocuklar. Bebekler o denli sevimli idi ki; insanda, mermerin soğuk yüzü bile olsa, yanaklarından bir öpücük alma isteği uyandırıyor.Bu çeşmeye Aşk Çeşmesi de deniliyormuş.
Fotoğraf: Şerif Kaya- Fantana DeiPutti Çeşmesi
Tabi bu ziyaret sırasında; Pisa Kulesi’ni ziyarete gidenlerin “olmazsa olmaz!” Pisa Kulesi ritüeli; Pisa Kulesi pozunu vermek. Pisa Kulesi’ni düzeltme çabamı gösteren fotoğraf karesinde ne kadar başarılı olduğuma da siz okurlarım karar versin!
Fotoğraf: Şerif Kaya-Pisa Kulesi’ni düzeltme ritüeli
Öğle yemeğini de yiyeceğimiz Toskana Vadisi’ne ve bu vadiyi yukarıdan seyreden meşhur kulelerin olduğu San Gimiguano’ya doğru yola koyulduk.
Toskana Bölgesinin Siena şehrine bağlı bir komün. 12 ve 13. yy’larında yapılıp günümüze değin gelen kuleleri bilinen bir “sur kasabası.” Toskana Vadisine hâkim bir tepede kurulu bu kule kent surlarla çevrili. Surların dışındaki park yerinde aracımızı bırakıp yürüyerek surun giriş kapısından girdik. Girişte dar sokaklar ve bu sokaklarda hediyelik eşya satan küçük dükkanlar vardı. Her yerde olduğu gibi burada da güzel bir meydan* ve meydanı çevreleyen dinlenme yerleri… Bu meydana açılan dar sokaklar özelliklerini yitirmeden tüm sempatikliği ile bizi ağırlıyordu. Günümüze değin ayakta kalan görkemli kuleler de yukarıdan bize bakıyorlardı(!)
Fotoğraf: Şerif Kaya- San Gimiguano Kuleleri
Bu kulelerin, zamanında aristokratların güç gösterisi olarak yapıldığı ve bu yolla birbirleri ile yarıştıkları bilgisini bize rehberimiz verdi.Yapılan yetmiş kuleden günümüze değin ayakta on dört kule kalmış. Gösteriş için yapılan bu kuleler daha sonraları saldırılarda korunak olarak da kullanılmış.
Fotoğraf: Şerif Kaya-PiazzadellaCisterna Meydanı
Öğle yemeğinde Fiorentino bifteği yedik. Kendine has tadı ile bu bölgenin özel yemeği diyebilirim. Toskana bağlarının o meşhur şarabını da burada veya Siena’da tatmak gerekir. Buranın bir de dilim pizzası çok meşhur. Dünyada birinciliği olan GelateiriaDondili adlı dondurması da klasik Roma dondurmalarının kralı niteliğinde idi. Burada dondurma festivalinin yapıldığını da söylediler.
Surların çevresinde dolaşırken Toskana Vadisi’nin panoramik görüntüsünü albümünüze eklemeyi unutmayın!
Fotoğraf: Şerif Kaya-Toskana Vadisi’nin panoramik görünümü
Buradaki gezimizi noktalayıp Siena’ya doğru yola koyulduk. Her yıl iki kez tekrarlanan Paliodi Siena yarışlarının yapıldığı Piezza del Campo Meydanı’na geldik.Siena Toskana bölgesinin merkezi şehri. Toskana bölgesinin verimli topraklarından üretilen üzümlerden yapılan şarapları dünyaca biliniyor. Siena’yı dünyaya tanıtan bir başka özelliği de yılda iki kez; 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde yapılan Paliodi Siena yarışları. Geleneksel olan bu yarış, Piazza del Campo Meydanı’nda yapılır. Deniz kabuğu şeklindeki bu meydan dünyanın en büyük orta çağ şehir meydanıdır. Yarış sırasında meydanın çevresinde topraktan bir yarış pisti hazırlanıyor ve atlar bu toprak pistte yarışıyorlar. Her mahalle atı, daha önce belirlenen rengi ve aynı renk giysili jokeyi ile yarışıyor.
Fotoğraf: Alıntı-Piazza del Campo Meydanı’nda yapılanPaliodi Siena yarış hazırlıkları
Meydana girerken solumuzda kalan saray kulesi ile meydanın saraya uzak tepede kurulu kilise çan kulesi milimetrik olarak eşit düzeyde idi. Saray ve kilise her zaman güç savaşı yapmışlar bu topraklarda. Kim üstün gelmişse kulesini yükselterek gücünü göstermiş. Bu çağlar boyu böyle devam etmiş. Son haliyle “kilise ve saray güçlerini eşitlemişler ki kulelerin yüksekliği aynı olmuş” bilgisi de hafızamızda not olarak kaldı.
Fotoğraf: Şerif Kaya- Siena’daki Piezza del Campo Meydanı
Buradaki serbest süremizde toplandığımız kafeden Floransa’ya doğru yola çıktık. Aslında gördüğümüz yerler için bir gün ayrılsa bile tarih hazinesi bu ülkede her yeri görmek olası değildir.
Yorum Yazın