İTALYA GEZİSİ NOTLARIM
YEDİNCİ GÜN
Padova’da konakladığımız otelde kahvaltımızı yapıp Venedik’e doğru yola koyulduk. Venedik’e yakın olan bu şehirde, oteller hem daha ucuz hem de dönüş yolculuğumuz da buradaki havaalanından olduğu için gece orada kalmıştık.
Karanın bitmesi ile otobüs yolculuğumuz sonlandı. Venedik’e bizi götürecek vapura bindik. Kısa mesafeli bir yolculuktan sonra Venedik’e ayak bastık.
Venedik kazıklar üzerine kurulmuş bir deniz şehri. Roma İmparatorluğunun yıkılması sonrasında başlayan yağma ve talandan kaçan VenettiAilesi kazıklar üzerindeki bu şehri kurmuş. 118 adadan oluşuyor ve bu adalar iki yüzden fazla köprü ile birbirine bağlanıyor. Bu köprülerin en büyüğü ve en ünlüsü Rialto Köprüsü’dür. Adaları birbirinden ayıran dar kanallarda ulaşım gondollarla sağlanıyor.
Fotoğraf: Şerif Kaya- Venedik’te kanallar
Vapurdan indikten sonra kısa mesafedeki San Marco Meydanı’na vardığınızda sizi orada Aziz San Marko Bazilikası karşılıyor. Bugüne değin gördüğüm; kemer ve kubbeleri ile en gösterişli, mozaikli süslemelerin oluşturduğu renk cümbüşü içinde tarihi olayları dramatize eden çeşitli koreografilerin bulunduğu görkemli bir katedral... Meydanın bir başka güzel yapısı kırmızı tuğladan yapılmış yüz metreye yakın yükseklikteki San Marko Kulesi.
Fotoğraf: Şerif Kaya- Aziz San Marco Meydanı’ndaki San Marko Kulesi
Aziz San Marco’nun kemiklerinin ve eşyalarının Mısır’dan kaçırılış öyküsünü de şöyle anlattılar: Bir sandığa Aziz San Marko’nunröliklerini yerleştiriyorlar. Sandığın kapağa yakın bölmesine bir domuz koyuyorlar. İskenderiye gümrüğünde sandık kontrol edildiğinde, Müslüman gümrük görevlileri sandığın kapağını açıp domuzu görünce -burunlarını kapatarak- sandığın alt bölmelerine bakmadan, hemen kapatıyorlar. Böylelikle Müslüman gümrük memurlarını kandırarak Aziz San Marko’nunröliklerini kaçırıyorlar. Aziz San Marko’nunrölikleri bu bazilikada sergilenmektedir. Bazilikanın ön cephesinde bu olayı dramatize eden süsleme duvar resimleri var.
Fotoğraf: Şerif Kaya-Aziz San Marko Bazilikası ön cephesindeki mozaik işlemeli resimler ve Quaodriga heykelleri
Bazilikanın ön cephesinin tam tepesinde; Haçlı Seferinde (M.S-1249) İstanbul’dan kaçırılan Quaodriga adlı zafer arabasını çeken dört at heykeli sergilenmektedir.
Haçlı Seferleri sırasında İstanbul’dan kaçırılan tarihi zenginliklerden biri de Tetrark heykelleridir. Bu heykel Aziz San MarkoBazilikası’nın ön cephesinin batı köşesinde bulunmaktadır. Heykelin kaçırılışı sırasında kopan ve kaybolan ayağın yerine alçı ayak yapılmış, sonra kaybolan bu ayak İstanbul’daki bir kazı da çıkınca heykelin İstanbul’dan kaçırıldığı da ortaya çıkmış. Ayak, İstanbul’daki müzede, heykellerin aslı Venedik’tesergilenmektedir.! Tetrark heykeli, Roma İmparatorluğu'nun dörtlü bir mekanizma tarafından yönetilmesini temsil eder. Doğu ve Batı bölgeleri, iki imparator (Augustus) ve onların iki yardımcısı (Sezar) arasında pay edilir. Birbirine sarılmış iki Augustus ve iki Sezar, dayanışmanın sembolü olarak heykelde resmedilmiş. III.yy. da görülen dörtlü yönetim şeklinin gereği olarak. Bu fotoğrafta dayanışmanın sembolü olarak resmedilmiş gibi görünseler de aslında birbirilerine güvenmedikleri de görülüyor. Çünkü birer elleri dayanışmanın gereği omuza atılmışsa da diğer el kabzada. Demek güvenmiyorlar birbirlerine!
Fotoğraf: Şerif Kaya-TetrarkHeykeli
Şehri gezerken rastladığımız bir başka enteresan yapı da AHLAR KÖPRÜSÜ oldu. Engizisyon mahkemesi üyelerinin görev yaptıkları yerle Dükler Sarayı’nı bağlayan bir köprü olmasına karşın; buradan geçen mahkumların “Ah!” diyerek dünyayı son kez gördükleri olduğu için, adı PonteDeiSospiri (Ahlar Köprüsü) olarak kalmış.
Fotoğraf: Şerif Kaya- PontedeiSospiri(Ahlar Köprüsü)
Venedik’te gidip de yapılması gereken bir etkinlik de gondol gezmesidir. Gondolların yolcu aldığı yere gittiğimizde sırasını bekleyen dolmuşlar gibi gondollar da müşteri bekliyordu. Biz turdan birkaç arkadaş ile bir gondola bindik. O daracık kanallarda maharetlerini göstererek bize tur attırdılar. Gondol ile şehir içinde ulaşımı sağlayanlar kanala açılan evlerinin kapı önüne gondollarını bağlamışlardı. Kanala bakan güzel evleri ve vitrinleri göz kamaştırıyordu.
Fotoğraf: Şerif Kaya- Venedik’te Gondol turu
Bir ara ayaklarında sarı çizmeleri ile dolaşanları gördüm. Sorduğumda; deniz suyu yükseldiğinde sokak ve caddeleri su basar, o zaman halk bu ayakkabılardan giyer, dediler.
Fotoğraf: Şerif Kaya-denizin yükselmesi ile halkın giydiği çizmeler.
Öğle yemeğini burada yedik. Tur boyunca yediğimiz en pahalı yemekti. Geceyi Venedik dışındaki bir otelde konakladığımız için de hak verdim tur şirketine.
Buradaki grupla turumuzu sona erdirdikten sonra akşam iskelede buluşacağımız saat belirlendi ve serbest dolaşmaya başladık. Şehri dolaştığımızda, çok güzel vitrin süslemeleri ile dükkanlar bizi içine çekiyordu. Burada en çok ilgi gören Venedik’e özgü maskeler ve Venedik’i anımsatan hediyelik eşyalardı ki; bunların da fiyatları çok yüksekti.
Görüp anlattıklarımın dışında görülmesini önereceğim; Santa Maria Gloriosa (Firari Kilisesi),
SantaSimeonePiccalo (Kurşun Kubbeli) PegiyGuggenheim Müzesi gibi tarihiyerleri sayabilirim.
Bazı tarihi yerleri gezip iskeleye geldiğimizde akşam güneş batmak üzereydi. İskele boyunca bu meydan da heykellerle dolu idi.
Gezi süresince en soğuk yer olarak Venedik geldi bana ve çok üşüdüm. İskeleye bakan bir mekânda oturup ısınmak için bir şeyler içerken batan güneşi seyretmek de gezinin final karesi oldu sanki!
Belirlenen saatte vapura binerek karaya, oradan da aracımızla otelimize döndük. Padova’daki otelimizde konaklayıp sabah kahvaltısı sonrası aynı şehirdeki havaalanından Sabiha Gökçen’e inmek üzere Türkiye’ye döndük.
Gezi Not’um: Venedik’i arkamızda bırakıp İtalya’ya veda etmeye hazırlanırken, kış mevsimi olmasına karşın; ziyaret ettiğimiz her yer turist dolu idi. Binlerce yıl öncesinin tarihi zenginliklerini korumanın ödülü olarak ülkeye turist akıyordu. Ülkelerinin taşını, toprağını; tarihi yapısını, heykelini; ağacını, ormanını, hayvanını korumanın ödülü olarak..!
Şerif Kaya
2018/ İTALYA
Yorum Yazın