TELEFONDAKİ PEŞKEŞ
Bahar meltemine karışan bir telefon kaydı Adana’nın Karataş ilçesinde siyaset sahnesini ısıttı. Kayıtta, iki gençlik kolları başkanı – biri il, diğeri ilçe düzeyinde – konuşuyordu.
Konuşmayı dinlemek için tıklayınız: https://www.instagram.com/reel/DJoJkYAIiiB/?utm_source=ig_web_copy_link
Ancak sohbet, herhangi bir vatandaşın duymaktan gurur duyacağı cinsten değildi. Konu, memleket hazinesine ait bir arazinin nasıl “ayarlanacağı”, adeta el altından pazarlanacağı üzerineydi.
İddiaya göre, AK Parti Adana İl Gençlik Kolları Başkanı Halis Aygün, Karataş’taki devlete ait arazileri “usulsüz şekilde” elden çıkarmak üzere Ak Parti Karataş İlçe Başkanı Oğuzhan Durnaoğlu ile organize oluyordu!
Konuşmanın bir yerinde, Karataş Ak Parti İlçe Gençlik Kolları Başkanı Oğuzhan Durnaoğlu olduğu öne sürülen kişi rahat bir üslupla “Başkanım, ben 500 bin TL kapora alayım mı?” diye soruyordu.
Uğruna can verilmiş vatan toprağı, birilerinin babasının malıymış gibi sanki sıradan bir emlak pazarlığı masasındaydı!
Diğer uçtaki ses (iddialara göre Halis Aygün) ise “Şimdilik dur, müdüre atayım yarın konuşalım” diyerek işin prosedürünü ayarlama telaşında yanıt veriyordu.
Evet, yanlış duymadınız; Devlet malı telefonda pazarlık konusu yapılmış, hem de kaporası bile konuşulmuş görünüyordu.
14 Mayıs 2025 sabahı sosyal medyaya düşen bu kayıt, kamu arazisinin para karşılığı başkalarına “peşkeş çekilmeye” çalışıldığı iddiasını gözler önüne serince Adana kamuoyu haklı bir infialle çalkalandı.
İSTİFALAR VE ÖZÜRLER
Böylesi bir skandal karşısında beklenen oldu: Önce kayıtların merkezindeki isim Halis Aygün görevinden istifa ettiğini duyurdu. Bunu öyle sessiz sedasız değil, kapsamlı bir “kamuoyuna duyuru” başlığıyla yaptı. Aygün, hakkında yayılan iddiaların “gerçeği kesinlikle yansıtmadığını”, söz konusu videonun “bağlamından koparılan ifadelerle” montajlandığını savundu. Kendisine karşı “organize bir itibar suikastı” yürütüldüğünü öne sürerek gerekli hukuki süreci başlattığını ilan etti. Yine de “yaşanan bu durumun partimize ve davamıza zarar verdiğini üzülerek gözlemledim” diyerek, büyük onurla yürüttüğü görevinden affını talep ettiğini açıkladı.
Kısacası, hem iddiaları reddetti hem de koltuğu bıraktı.
Aygün’ün ardından telefonun diğer ucundaki, Ak Parti Karataş İlçe Gençlik Kolları Başkanı Oğuzhan Durnaoğlu için de benzer bir akıbet yaşandı. Olay genel merkeze ulaşır ulaşmaz Durnaoğlu’nun istifası istendi ve kendisi vakit kaybetmeden görevden ayrıldı.
Durnaoğlu, teşkilatına ve kamuoyuna kendi açısından durumu izah etmek için bir özür metni kaleme aldı. Mesajında, İl Başkanı Halis Aygün ile arasında uzun süredir bir iletişimsizlik olduğunu, köylerindeki vatandaşların taleplerine yanıt alamayınca Aygün’ü telefonunun hoparlörünü açarak aramak zorunda kaldığını anlattı. Ne var ki konuşma sırasında arka plandaki bir vatandaşın bu anı habersizce kayda alıp sosyal medyaya sızdırmasıyla olayın amacından saptırılarak “şahsını hedef alan organize bir itibarsızlaştırma kampanyasına dönüştüğünü” dile getirdi.
Durnaoğlu, iyi niyetli başladığını savunduğu bu girişimin yanlış ellere geçtiğini, parti ve Cumhurbaşkanı aleyhine kullanıldığını belirtip üzüntüsünü ifade etti. Sonunda da Halis Aygün ve ailesinden özür dileyip helallik istediğini özellikle vurguladı.
Yani gençlik kollarındaki bu “arsa pazarlığı” hikâyesi, bir nevi iç hesaplaşma ve pişmanlık mektubuyla noktalandı.
YEREL TEPKİLER VE İBRETLER
Olayın yankıları hem resmî makamlarda hem de kamuoyunda halen sürüyor.
Siyasi çevreler, konunun yargıya intikal etmesi ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi gerektiğini belirtti; birçok vatandaş da “bu iş burada kalmasın” diyerek derinlemesine soruşturma çağrısında bulundu.
Nitekim parti içi disiplin işlemiş olsa da, işin adlî boyutunun da devreye girmesi bekleniyor. Milli Emlak arazilerinin usulsüz satışı iddiasına ilişkin resmi adlî ve idarî soruşturmaların açılabileceği konuşuluyor.
Adana’nın yerel basını da skandalı adım adım izledi. Küçük Saat peş peşe gelen istifaların yanı sıra Karataş’ta ilginç bir gelişmeyi de manşetine taşıdı:
Skandalın hemen ardından, Karataş Kaymakamlığı binasındaki Milli Emlak Şefliği apar topar Adana şehir merkezine taşındı.
Bu hamle; yangın yerine dönen ilçede milli emlak işlemlerini merkeze çekerek yeni şaibelerin önüne geçmek amaçlıydı belki de. Deyim yerindeyse suç mahalli ilçeden uzaklaştırıldı!
Karataş’ta bulunan hazine arazileriyle ilgili bundan sonra nasıl bir yol izleneceği şimdilerde merak konusu... Aslında Karataş’ın hazine arazileri etrafındaki bu tür olaylara yabancı olmadığını da hatırlatmak gerekir.
Sadece birkaç yıl önce, 2021’de, yine Karataş’ta yaklaşık bin dönüm hazine arazisinin usulsüz şekilde el değiştirdiği, bu işten 3 milyon TL civarında rüşvet döndüğü iddiasıyla bir operasyon yapılmış; aralarında bir köy muhtarı ile Milli Emlak memurlarının da bulunduğu 6 kişi gözaltına alınmıştı.
Demek ki ders alınmamış; senaryo değişse de arsa oyunları aynı devam etmiş, bitmemiş...
Bütün bu tablo, Adana usulü acı bir tebessümü hak etmiyor mu?
Gençlik kolları gibi enerji ve ideallerle dolu olması beklenen bir yapının enerjisini kamu malı pazarlamaya harcadığı iddiası trajikomik değil de nedir!
Sanki “devlet malı deniz, yemeyen keriz” sözünü şiar edinmiş bir nesil yetişiyor diye kaygılanmamak elde değil.
Adana yerel basınından, Küçüksaat.com kurucusu Gazeteci Taner Talaş geçtiğimiz günlerde Milli Emlak'a son 10 yılda arazilerin kimlere verildiğiyle ilgili, bilgi edinmek isteği içerikli bir dilekçe verdi, bu dilekçeye gelecek yanıtı ve bilgileri bekliyorum.
MEMLEKETİM
Erol Saylan olarak sormam gerekirse;
Karataş’ın bereketli topraklarından ürün değil de skandal fışkırıyorsa ortada ciddi bir çürüme var demektir.
İki genç siyasetçinin destek görmeden, birileri onlara bu yolu açmadan yapamayacakları bu çetrefilli ve büyük işlerin içinde, asıl perde arkasında acaba kimler vardır?
Bu gençlerin bu işleri yapmasına alan açanlar, gençlere yol gösterenler, gençleri böyle işlere sürükleyenler kimlerdir?
Benim asıl merak ettiğim konu budur…
Son tahlilde, Aygün ve Durnaoğlu sahneden çekildi; alkışlayan da oldu, yuhalayan da.
Asıl mesele perdenin gerçekten kapanıp kapanmadığı, Adana’nın siyasi tiyatrosunda bu oyun ne ilk ne de son gibi görünüyor.
İbreti âlem için dilerim ki;
Karataş’ta arazi olan yalnızca bazı kariyerler olsun, vicdanlar olmasın…
Yorum Yazın